23 Mayıs 2010 Pazar


...Masonluk gerçeğine kim bu kitapta anlatılandan daha çok yaklaşabilir ki!? Aksi iddia edilse bile neden kadınlardan mason olmaz, kim bu gerçeği bu kitaptakinden daha iyi anlatabilir!? Masonlukla ilgili o kadar ciddiyetle o kadar ciddi eserler okudum ki, bir hinlik geçti içimden, hiciv edeyim dedim. Masonlar kimmiş, gizli örgütler neden gizliymiş, tapınak da neymiş, tarikat gibi bir şey miymiş? Birbirinin içine giydirdim hepsini. Sağdan masonları gösterip, soldan fasonları vurdum aslında!...
http://www.idefix.com/kitap/berrak-gokmen/urun_liste.asp?kid=161809
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=473844
http://www.kitapstore.com/yazar++berrak-gokmen++yazar.html?yazar_id=50032

22 Ocak 2009 Perşembe

Tom, Jerry ve Scientology!

8 Mart 2008 Cumartesi

TOM CRUISE VE SCIENTOLOGY

Son zamanlarda sinema sanatçılığından ziyade ‘Scientology tarikatının İsa’sı, modern peygamber’ sıfatlarıyla anılan Tom Cruise’un doğum haritası incelendiğinde bu yakıştırmaların Tom’a gerçekten çok yakıştığı net olarak görülür.









Tom’un inançları konusunda ne denli tutkulu ve yoğun olduğu Scientology’le ilgili açıklamalarının bulunduğu videosunu dikkatle izleyenler tarafından gözlerinden okunabilmektadır. Haritasına baktığımızda ise bu yoğun ve tutkulu bakışları destekler nitelikte Caput Algol sabit yıldızı ile partil kavuşum yapan Boğa burcundaki Mars’ı görürüz. Üstelik Mars ve Caput Algol kavuşumu, inançlar evi olan 9.ev çizgisiyle de kavuşumdadır.

Daha önce astroloji okulu köşe yazılarında Caput Algol ile ilgili yazımızda Caput Algol’un haritada daha ziyade yıkıcı mı, yoksa yapıcı doğaya mı sahip olduğunun anlaşılabilmesi için Algol’un bulunduğu burç olan Boğa’nın yönetici gezegeni Venüs’ün de incelenmesi gerektiğini belirtmiştik. Tom’un haritasına baktığımızda Venüs’ün sabit bir burç olan Aslan’da, daha da kötüsü Mars ile kare açı içerisinde olduğunu görürüz. Venüs, Aslan burcunda gösteriş ve ihtişamı sever ki, Tom için inançlarını yoğun bir ihtişamla vurgulamak her şeyden daha önemli gözükmektedir. Bu sebeple, Tom inançları konusunda zorlamaya ve zorbalığa varabilecek bir tutkuya da sahiptir. Ayrıca Mars, Uranüs ile de kare açı içerisindedir ve sanki bu noktada, yani Tom’un inançları konusunda, her an patlamaya hazır bir enerji vardır ve Tom inanç konusunda gerçekten ilginç yaklaşımları olan bir insandır.

Yükselen yöneticisi Merkür’ü de 9.evde ve İkizler burcunda yerleşmiş olması, Tom’un 9.ev konularında bilimsel (scientific) düşünceye önem verdiğini göstermektedir. Hatta bu noktada, her türlü İkizler kurnazlığını sergileyip, ismi bilimsel olan Scientology tarikatının pek çok meşhur üyelerini sollayıp rahatlıkla tarikatın ikinci adamı olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak ikinci adam olmasının sebebi, haritasının 2.evinde Akrep burcunda yer alan Neptün sebebiyle tarikat için hatırı sayılır miktarda parasını buharlaştırmış olması da olabilir:)

İsmi bilimsellikle ilgili olan Scientology tarikatını Tom’un haritasında en iyi anlatan 5.evdeki Satürn’dür. Satürn Kova burcunda güçlü durumda, ancak geri hareketli ve güney ay düğümü ile kavuşumda, ayrıca Ay ile ve uzak da olsa Venüs ile de karşıt açı içerisindedir. Sanırım Tom, Scientology uğruna eşlerinden ve sevgililerinden vazgeçebilecek kadar da gözü karadır.

Satürn’ün 5.evde olması dolayısıyla Scientology, Tom için adeta bir eğlencedir, oyundur. Tom, 2.evde yer alan ve 5.evdeki Satürn’e kare açı yapan Neptün sebebiyle tarikatı için yukarıda da belirttiğim gibi epey para harcamaktadır. Tersi de geçerli olabilir. Yani Tom, sinemada (Neptün) kazandığı parayı nereye harcayacağını bilemediğinden, eğlence olarak gördüğü Scientology’e (Satürn) yatırım yapmayı daha uygun görmüştür. Satürn ile kavuşum yapan Güney Ay Düğümü sebebiyle Tom için bu durum son derece kaderseldir. Kim bilir belki Tom da, sayıca bol olması sebebiyle her köşe başında karşımıza çıkan mehdilerden bir mehdidir! Yada belki Scientology tarikatının inandığı, gezegenler arası savaşçı Xenu, Tom’un ta kendisidir!

İnançlarla ilgili olarak ayrıca incelememiz gereken Jüpiter/Neptün kombinasyonudur. Tom’un haritasında Jüpiter/Neptün/Güneş büyük üçgeni bulunmaktadır. Su grubu burçlarında oluşan bu mistik kombinasyon dikkatle incelenmesi gereken bir açıdır. Zira mistik insanların, özellikle büyük ölçüde fanatikleri ve müritleri olan mistiklerin haritalarında bu açıya sık rastlanır. Ayrıca bu açı, Mars/Algol kavuşumundan sonra, Tom’un inançları konusunda ne denli fanatik olduğunu gösteren ikinci kombinasyondur.


Ruhsallıkla ilgili konularla uğraşan insanlar için, karşılaştıkları mürşidlerin gerçek bir mistik mi, yoksa bir meczup mu olduğunu anlamak son derece zordur. Ancak genellikle, kişilerin haritasında Neptün özellikle Merkür ile olumsuz açı içerisindeyse bu kişinin meczup olmaktan ziyade kendini kandırmaya meyilli olduğunu söyleyebiliriz. Tom’un haritasına baktığımızda ise, onun mistik mi yoksa mıstık mı! olduğunu tespit etmek sadece Jüpiter ve Neptün açılarına bakarak zordur. Ancak haritada bulmacayı çözmek için işimize yarayacak bir ipucu vardır. Jüpiter/Neptün orta noktasına düşen Yengeç burcundaki peregrin Güneş, Tom’un mistik bir karakter olmaktan ziyade kendini aldatan, fanatik ve egosu yüksek bir karakter olduğunu bize anlatmaya çalışıyor olabilir.

Son olarak dikkat çekmek istediğim nokta, Tom Cruise, Scientology ve kurucusu Ron Hubbard’ın haritaları arasındaki benzerliklerdir. Şekilde en içteki harita Tom Cruise’un, onun üstündeki ikinci harita Scientology tarikatının kuruluş haritası, en dıştaki üçüncü harita ise Ron Hubbard’ın haritasıdır. Aslen bir bilim kurgu yazarı olan Ron Hubbard’ın haritasında da Tom’un haritasında olduğu gibi, Jüpiter/Neptün/ Merkür/ Güneş arasında su grubu burçlarda büyük üçgen vardır. Hubbard son derece fantastik düşünmeye ve illüzyonlara yatkın bir insan olarak görünmektedir. Scientology’nin kuruluş tarihinde de fantastik ve aşırı düşünceleri Jüpiter ve Merkür karesinden takip etmekteyiz.

Haritaları üçlü olarak incelediğimizde de Tom’un haritasındaki büyük üçgen kombinasyonunun hem Scientology ve hem de Ron Hubbard’ın haritası tarafından güçlü biçimde aktive edildiğini ve Tom’un ne denli fanatik ve fantastik olduğunu net olarak görürüz. Örnek vermek gerekirse, Tom’un Jüpiter’i üzerinde Hubbard ve Scientology’nin Merkür’leri; Tom’un Merkür’ü üzerinde Scientology’nin Jüpiter’i, Hubbard’ın ise Pluto’su durmaktadır. Ayrıca Tom’un ikinci evindeki Neptün üzerinde Scientology’nin Satürn’ü ve Hubbard’ın Jüpiter’i durmaktadır. Tom’un peregrin Güneş’i ise Scientology’nin Uranüs’ü ve Hubbard’ın Neptün’ü tarafından kontrol altına alınmıştır. Ne diyelim, körler ve sağırlar zaten hep birbirini ağırlar!

Ron Hubbard: 13 Mart 1911, 02:01 a.m., Tilden/Nebraska
Scientology: 18 Şubat 1954, Los Angeles/California
Tom Cruise: 3 Temmuz 1962, 12:05 p.m., Syracuse, New York





3 Mayıs 2007 Perşembe

Caput Algol

Eskilerin iddiasına göre en zorlu sabit yıldızdır. Yıldızın zorluğu mitolojide manasını bulur. Algol, Perseus takımyıldızındaki herkesi güzelliğiyle hayran bırakan Medusa’nın kesik başını simgeler. Bu sebeple, içinde bulunduğumuz yıllarda 25° Boğa burcunda yer alan bu yıldız, Boğa’nın sağlık astrolojisinde karşılık geldiği boyun ve boğazla ilişkili olduğu için ve aynı zamanda mitolojide Medusa’nın kesik başını simgelediğinden, boyuna ve boğaza gelecek tehlike, başın kesilmesi gibi şiddet içeren temaları anlatır. Aynı zamanda şehveti ve yoğun kadınsı tutkuyu simgeler. Şiddet ve zorbalık, boğularak ölüm, şeytanilik, kazalar ve körlük, cinayet, talihsizlik kelimleriyle de beraber anılır. Algol kimi kaynaklarda Satürn/Jüpiter karakterinde bir sabit yıldız olarak gösterilirken, kimi kaynaklarda da Satürn/ Mars karakterinde bir zorlu yıldız olarak görülmektedir ki, yukarıdaki temalara bakıldığında Satürn/Mars karakteri daha açıklayıcı gibi görünmektedir.

Caput Algol, aynı yörünge üzerinde dönen çift yıldızdan oluşmaktadır. Periyodik olarak, yıldızlardan biri diğerinin önüne geçerek, gece gökyüzünde ufak çapta bir tutulmaya sebep olmaktadırlar. Astronomik olarak bu tutulma gerçekleşirken, ilk önce yıldız iyice kararır, ardından parlak olarak gözlemlenir. Yıldız bu çift karakterli doğası gereği, astrolojide de çift karakterli yansımasını bulur. Bireylerin doğum haritalarında bu sabit yıldız önemli bir konumdaysa eğer, bilinçaltında hissedilen bir gerilim, yakıp yok etme isteği vardır ilkin ve bu gerilim eğer dönüşüm geçirirse, mükemmel bir sanat eserine de dönüşebilir. Zaten, bugüne kadar edebiyat, sinema, müzik, resim gibi birçok, özellikle yaratıcılık ve cesaret gerektiren alanlarda, tarihe ismini yazdırmış ünlü ve başarılı insanların haritalarında bu sabit yıldızın gezegenlerle açı içinde olduğu, özellikle sert açılar yaptığı görülmektedir. Ancak ilginçtir, seri katillerin haritalarında da bu sabit yıldız aktiftir. Benzer şekilde bugüne kadar dünya üzerinde şiddet içeren olaylarda da Algol’un transit gezegenlerden aldığı açılar sayesinde aktif olduğu gözlemlenmiştir.

Bireylerin haritalarında Algol’un etkilerini yorumlamak için öncelikle, sabit yıldızın yer aldığı Boğa burcunun yöneticisi Venüs’ün ve bazı durumlarda almuteni Ay’ın haritadaki durumuna bakmak gerekir. Venüs haritada bizzat sabit yıldızın kendisiyle, özellikle kavuşum, kare veya zıt açı yapıyorsa, bu çok önemlidir. Örneğin, kişinin Venüs’ü 25° Boğa, Akrep, Kova ve Aslan burçlarındaysa yada bu dereceye yakınsa bu haritaların dikkatli okunması gerekir. Zira Algol’ün şiddeti ve yıkımı içeren olumsuz özellikleri ve etkileri -eğer Venüs, Satürn gibi engelleyici, kısıtlayıcı bir gezegenden açı almamışsa- bu kişilerin haritalarında etkin olarak gözlenir. İkinci sırada önemli olan yine bu derecelerde, Venüs dışında başka herhangi bir gezegenin bulunmasıdır ki, özellikle Neptün, Uranüs ve Pluto haricindeki gezegenlerin bu derecelerdeki varlığı daha önemlidir. Son olarak da bu derecelerde ASC, IC, MC ve DSC’nin bulunup bulunmadığını da bakılmalıdır. Ama her zaman için varış noktamız, Venüs’ün haritadaki konumu olacaktır.

Çoğunlukla haritalarda gözlemlediğim, eğer Venüs muhafazakar özellikleri olan Satürn’ün burcu Oğlak’ta konumlanmışsa, yada Venüs Satürn’den açı alıyorsa bu kişilerde Algol’ün şiddet, zorbalık, şeytanilik gibi olumsuz özelliklerinin ortaya çıkmadığını görürüz. Tam tersi, bu kişiler Algol’ün yaratıcılığa yarayan olumlu yönlerini kullanırlarken, çoğunlukla bunu kıskanan ve engellemek isteyen çevrelerindeki insanların şiddet ve entrikalarına hedef olurlar. Bunun en yakın örneği, ölümünden derin üzüntü duyduğum güzide insan Hrant Dink’in haritasıdır. Vedik astrolog Şebnem Eskib’in internet sitesinde Hrant Dink’in doğum saati üzerinde yaptığı çalışmayı dikkate alarak haritayı çizdirdiğimde, Dink’in ASC’sinin, Algol ile birleştiğini gördüm (15 Eylül 1954, saat:20:20, Malatya). Açıkçası pek şaşırmadım.

Hrant Dink’in Venüs’ü 8°Akrep burcunda ve Satürn ile güçlü bir kavuşumdadır. Yukardaki çıkarımımı dikkate alarak, Hrant Dink’in zor geçen yaşamına karşın son derece yaratıcı, girişken bir insan olduğundan, barışçı ve sevgi dolu bir yüreğinin varlığından, ancak bir o kadar da çevresindekilerin zorbalığına maruz kalma riskinin varolduğundan bahsedebiliriz. Zira, Hrant Dink sanki haritasındaki yazgının farkındaymış gibi, 2005'in son günlerinde yapılan bir röportajında şöyle söylemektedir: "Ya ben tehlikeyi çok sevdim, ya tehlike beni! Ama inanılmaz derecede de masumdum." Tehlike onu sever; çünkü yükselen derecesi Algol ile kavuşmaktadır. Ayrıca haritasının 8.evinde Mars, Kuzey Düğüm kavuşumu vardır. O da tehlikeyi sever, çünkü haritasında güçlü bir Merkür/Mars karesi vardır ve tüm eleştirilere inat, keskin zekasını tutkulu cümleleriyle birleştirip cesurca yazılarını yazmaya devam eder. Ama bir o kadar da masumdur; çünkü Algol’ün yöneticisi Venüs, muhafazakar Satürn ile kavuşmaktadır.

Algol, ASC kavuşumuna sahip bir örnek de ünlü bilim adamı Carl Sagan’dır. Sagan’ın Venüs’ü de 14° Akrep burcunda, 6.ev olan sağlık evinde ve Satürn ile kare açıdadır (9 Kasım 1934, saat:17:05, New York). O da, haritasında etkin bir konumda bulunan Algol’ün olumsuz yanlarını törpüleyip, kendini yaratıcı biçimde dışa vuran, ancak yine farklı şiddette bir yaşam sonunu kendisine çeken güzide insanlardandır. Dünya dışında bir yaşamın varlığına kuvvetle inanan ve hayatı boyunca bu konu üzerine çalışan, yaratıcı bilim adamı Carl Sagan, ömrünün son iki yılında kemik iliği kanseriyle mücadele ederek 62 yaşında yaşama veda etmiştir. İlginç olan, Algol etkisinden midir bilinmez ama, Carl Sagan bir keresinde, Venüs ile ilgili yaptığı araştırmalar sonucunda şu sözü söyler: "Venüs, kaynar asit içinde insanı parçalayan bir cehennem gibi!”

Haritalardaki Algol değerlendirmesinde, ikinci derecede önemli olanın Algol ile bilhassa kişisel gezegenlerin yaptıkları kare, karşıt ve kavuşum açılarının varlığı olduğundan bahsetmiştim. Yine bununla ilgili en yakın örnek, degerli insan İsmail Cem’in doğum haritasıdır. İsmail Cem’in Güneş’i 25° Kova burcunda ve Satürn ile sekstil açıyla bağlantılıdır (15 şubat 1940, İstanbul). Herkesin hemfikir olduğu zerafeti, saygınlığı, yaratıcılığı ve ölüm döşeğinde bile sergilediği çalışkanlığı ile Türk siyasi tarihine adını altın harflerle yazdırmış ender insanlardan biridir. İlginçtir ki, İsmail Cem, Venüs gökyüzünde 25° Kova burcunda iken ve haritasındaki Güneş’iyle partil kavuşum yaptığı sırada hayata gözlerini yummuştur.

Benzer şekilde, doğum haritasında Güneş’i 24° Boğa burcunda olup Algol ile kavuşan ve 24° Kova burcundaki kuzey düğüm ile kare açı yapan ünlü bilim adamı Pierre Curie, bilimsel bir seminerden çıkıp evine doğru yürürken geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirmiştir (16 Mayıs 1859, saat:02:00, Paris). 1903 yılında eşi Marie Curie ile beraber Nobel ödülünü alan Pierre Curie’nin kaza geçirdiği tarihte, Mars 23° Boğa burcunda ve Curie’nin Güneş’iyle kavuşmaktadır.

Araştırmalarım neticesinde dikkatimi çeken bir diğer bulgu da, Pierre Curie ve İsmail Cem örneğinde olduğu gibi doğum haritalarinda Algol sabit yıldızıyla kişisel gezegenleri sert açı içerisinde olan insanların ölüm tarihlerinde, yine kişisel gezegenlerin Algol’e transit yaptığıdır. Bir örnek daha verecek olursam, yine bir trafik kazası sonucu yaşamını yitiren Grace Kelly’nin doğum haritasında Mars, 25° Akrep burcundadır ve Algol sabit yıldızı ile zıt açı yapmaktadır. Önce Hollywood’un, sonra da Monaco’nun Kraliçesi olan Grace Kelly, sakin ve masum görünüşünün ardına, Algol sabit yıldızını bir ölçüde vurgulayan ihtiraslı kadın kimliğini gizlemiş bir insan olarak anılır. Kaza geçirip yaşamını yitirdiği sırada da transit Mars, 26° Akrep burcunda ve natal Mars’ıyla kavuşumdadır.

Onunla neredeyse yakın bir kaderi paylaşan Prenses Diana’nın da, haritasında Venüs 24° Boğa burcunda ve Algol ile kavuşum yapmaktadır. Ayrıca, haritada Ay 25° Kova burcundadır ve ölüm evi olarak nitelendirilen 8.evdeki 23° Aslan burcundaki Uranüs ve 28° Aslan burcundaki Kuzey Düğüm kavuşumu ile zıt açı yapmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi Venüs, T-karenin boşalım noktası da olması sebebiyle özel bir öneme sahiptir harita içerisinde. Venüs, aynı zamanda Satürn ile de üçgen açı yapmakta ve Diana’ya muhafazakar bir yapı kazandırmaktadır (1 Temmuz 1961, saat: 19:45, Sandringham). Zaten, Prenses Diana yaşamı boyunca özellikle birçok yardım derneğinin başkanlığını yaparak Venüs’ünü olumlu biçimde kullanmıştır. Maalesef o da, gökyüzünde transit Ay, Algol’e kare açı yaparken ve haritasının 8.evindeki Kuzey Düğüm’üyle kavuşurken, sevgilisiyle geçirdiği trafik kazasının ardından yaşamını yitirmiştir.

Buraya kadar verdiğimiz örneklerde hep Algol ve şiddetli yaşam sonlarından bahsettik. Ancak bu durum, kişisel gezegenleri Algol ile açı yapan insanları korkutmamalıdır. Zira, Ay’ı 24° Boğa burcunda ve Algol ile kavuşan, herkesin Müfettiş Clouseau karakteriyle yakından tanıdığı ünlü İngiliz komedyen Peter Sellers bir kaza sonucu değil de, geçirdiği kalp krizi sonucu 55 yaşındayken yaşamını yitirmiştir (8 Eylül 1925, saat:06:00, Southsea). Bu tarihte, transit Uranüs gökyüzünde Sellers’ın natal Ay’ına yaklaşık olarak zıt açı yapmaktadır. Gerçi şu da var ki, Peter Sellers henüz 39 yaşındayken ilk kalp krizini geçirmiş ve ardından giderek artan bir kalp rahatsızlığı baş göstermiştir. Zaten ölüm tarihinde de, transit kuzey düğüm sağlık astrolojisinde kalbi simgeleyen Aslan burcunun, 20 derecesindedir.

Haritasında Algol sabit yıldızı aktif olan daha birçok başarılı yaratıcı insan örneği vermek mümkündür; ancak Caput Algol sabit yıldızı, üzerine bir kitap yazılabilecek kadar çok sayıda tarihsel olayı ve kişiyi etkilediğinden, bu çalışmada sadece birkaç isim daha vermekle yetinip, biraz da Algol’ün şiddet, zorbalık ve şeytanilik içeren doğasına değineceğim. Algol örneklerinden Jüpiter/Algol kavuşumu olan Jean Paul Sartre, Stephen King ve Pablo Picasso, Satürn/Algol kavuşumu örnekleri St Joan of Arc ve Richard Nixon, Uranus/Algol kavuşumu örnekleri John Lennon, Bob Dylan ve George Bernard Shaw, Güneş/Algol örnekleri William Lilly ve Henry Ford; Ay/Algol örneği Mick Jagger, Mars/Algol örnekleri Salvadore Dali ve Franz Kafka yaratıcı özellik sergileyenlerin sadece birkaçıdır.

Yaratıcı insan örneklerinin adından, yine haritasında Algol etkinliği yüksek, gelmiş geçmiş en ünlü, yaratıcı! seri katillerden Ted Bundy’nin haritasına bir göz atalım. Haritada en çok dikkati çeken unsur, 24° Akrep burcunda Algol’e zıt açı yapan geri hareketli Merkür’dür ve Merkür, 20° Akrep burcundaki yine geri hareketli Venüs ile kavuşum yapmaktadır (24 Kasım 1946, saat: 22:35, Burlington). Caput Algol ile zıt açı yapan her iki gezegenin de geri hareketli olması ve IC ile kavuşması enteresandır. Zira ikincil ilerletimlerde, yaklaşık 13 yaşındayken Merkür doğum tarihindeki yerine ve yaklaşık 28 yaşlarındayken Venüs yine doğum anındaki yerine geri dönmüştür ve 1974 yılına denk gelen bu tarihte Ted Bundy seri cinayetlerine başlamıştır. Ted Bundy’nin 25° Aslan burcundaki yükselen derecesi de yine Algol’e kare açı yapmaktadır. Bundy, Algol’ün çift karakterli doğası gereği midir bilinmez ama, işlediği vahşi cinayetlere rağmen çevresinde eğitimli, yakışıklı ve kibar bir genç adam olarak tanınır!

Algol’ün şiddet içeren doğasını vurgulayan bir diğer yakın geçmiş örneği de Saddam Hüseyin’dir. Saddam’ın haritasında düşünce ve iletişim faaliyetlerini simgeleyen Merkür, Algol sabit yıldızı ile kavuşmaktadır. (28 Nisan 1937, saat:12:00, Tikrit) Ayrıca, hem Ted Bundy hem de Saddam Hüseyin’in haritasında, Boğa burcunun dolayısıyla Algol sabit yıldızının almuteni Ay, Mars ile kavuşmaktadır.

Bir başka örnek de Amerikan Başkanı George W.Bush’un haritasıdır (6 Temmuz 1946, saat: 07:26, New Haven) . Bush’un haritasında Venüs 21° Aslan burcunda ve Algol’e biraz geniş bir orb ile kare açı yapmaktadır. 10.evine düşen Algol’ü ne kadar şiddetli ve yoğun kullandığı herkesin bilgisi dahilindedir. Ancak benim burada değinmek istediğim, Algol’ün boyuna yada boğaza gelecek şiddet ve boğularak ölüm temalarına çok yakışan, Bush’un çubuk kraker yerken ölüme yaklaşma vakasıdır. Bush, boğazına kaçan kraker sonucu 2002 yılında bir ölüm tehlikesi yaşamıştır. Zira Venus, Bush’un haritasında yaşam sonunu gösteren 4.ev yöneticisidir ve olay tarihinde transit Uranüs, 8.ev girişine yakındır ve Bush’un Venüs’üne zıt açı yapmaktadır. Doğal olarak, Uranüs gökyüzünde Algol sabit yıldızına da kare açıdadır. Şu sıralar transit Satürn, Bush’un Venüs’ü üzerinde dolanmaktadır ki, kendisinin bu aralar kraker yemesi pek tavsiye edilmez!

Şiddet unsurlarını bol miktarda içeren bir başka haritada, daha önceki köşe yazılarında bahsettiğim Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti’nin haritasıdır (5 Aralık 1832, saat:15:10, New Haven). Zira bu haritada da, tüm benliğiyle şiddet içeren Mars’ın, benzer doğaya sahip Algol ile kavuştuğunu görürüz. Ayrıca Mars, Kiron ve Ay ile de kavuşumdadır. Haritada Venüs, Oğlak burcunda, ancak Güney Düğüm ile kavuşumdadır. Burada, Algol değerlendirmesinde vurgulamak istediğim bir diğer nokta daha ortaya çıkmaktadır. Algol’ün yöneticisi Venüs’ten önce, eğer haritada Algol ile sert açı yapan herhangi bir gezegen varsa bu gezegenin etkileri Venüs’ü bastırabilir ki, Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti’nin haritasında Mars’ın Algol ile partil kavuşum yaptığı ve Venüs’ü geri planda bıraktığı görülmektedir.

Bir başka ilginç harita olarak, Algol’ün her iki doğasını da net olarak sergileyen ülkemizden bir şarkıcı örneğine değinmek istiyorum. Akılda kalıcı reklam müzikleri bestecisi Nil Karaibrahimgil, bugüne kadar basına sıkça yansımayan ilişkilerinde Algol’ün yıkıcılık içeren doğasını bir ölçüde yaşamış ve yaşatmıştır (17 Ekim 1976, saat:07:30, Ankara). Karaibrahimgil’in Venüs’ü 25° Akrep burcundadır ve Algol ile partil zıt açı içerisindedir. Bilindiği gibi Venüs, Akrep burcunda zararlıdır ve bu zarar Venüs’ün Algol karşısında durmasıyla katlanarak artmıştır. Zira Karaibrahimgil’in hayatında- ilişkilerini gizli saklı yürütmesine rağmen- bunun yansımaları çok net gözlenmektedir. Başlangıçta, çalıştığı ajansın sahibi ünlü reklamcı Serdar Erener’in evli olmasını bilmesine rağmen kendisiyle bir ilişkiye başlayıp, bu evliliğin noktalanmasına ön ayak olmuştur. Serdar Erener’in yuvasının yıkıldığı sıralarda yazdığı bir şarkısında “Ben ona resmen aşığım. İyi ki, yapmışım!” diyebilecek kadar da gözükara bir yaratıcılığa sahiptir!

Şimdilerde de, 25° Akrep burcundaki zararlı Venüs’ü, birlikte çalıştığı başarılı müzisyen Ozan Çolakoğlu’nun evliliğinin noktalanmasına katkıda bulunmuştur. Bunların tesadüf olduğunu düşünenler yanılırlar. Her iki erkeğin de Karaibrahimgil’le karşılaşmadan önce evli ve bir çocuk sahibi olmaları pek rastlantı sayılmaz. Zira, Venüs 25° Akrep burcunda tüm şiddeti ve tutkusuyla, ilkel feminen doğasıyla öldürene dek sever! Bu arada, her iki başarılı erkeği de, kendi ününe ün katması adına oldukça yaratıcı şekilde kullanmıştır. Belli ki, haritasındaki Venüs etkisiyle bu vakalar son olmayacaktır. Çünkü, 7.evin yöneticisi olan Venüs, haritada 1.evde ve 7.evdeki yine Algol’e yakın duran Jüpiter’den zıt açı almaktadır. Jüpiter, Algol’ün özelliklerini daha da abartır. Kariyerinin başlangıcında Amerika’da meşhur olmayı düşünen Karaibrahimgil, eminim ki, şu an Amerika’da bir müzisyenle çalışma imkanı bulsa, ardına bakmadan koşar, gider ve bu kez uluslararası boyutta bir yuvanın yıkımına sebep olur. “Tek taşımı kendim sattım, tek kaşıma kendim kastım, basarım size hava!” şeklinde rüzgar nereden eserse oraya savrulan bir yaratıcılık ancak bu şekilde tetiklenebilir.

Son olarak, yine daha önce köşe yazılarında hakkında bir yazı hazırladığım Karl Marx’ın Algol ile ilişkisini vurgulayarak bu yazıya nokta koymak istiyorum. Karl Marx’ın haritasında Venüs, Algol ile kavuşmaktadır ve Marx’ın 23° Kova burcundaki yükseleni de Algol’e kare açı yapmaktadır (5 Mayıs 1818, saat: 02:00, Trier). Marx, büyük bir tutkuyla Kapital’i yazmaya çalışırken, sefalet içinde geçen yaşamı sebebiyle çocuklarının ölümüne engel olamamıştır. Kimbilir, belki de yaratıcılık belli ölçüde şiddeti ve yıkımı gerektirir! Ancak, yaratıcılık için çevredekilerin yıkımına sebep olmaktansa, kendi yıkımına hazır olmak daha makbul gibidir. 22° Başak burcunda Algol’e üçgen açı yapan Venüs’ü ile Nietzsche şöyle der: “Kendi alevlerinizle yanmaya hazır olmalısınız. Önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?!”

5 Şubat 2007, İstanbul

Türkiye'nin Kadınları

Türkiye’deki kadınların konumunu yorumlarken hem Türkiye’nin natal haritası üzerinden, hem de “Türkiye’deki kadının durumu nedir?” şeklindeki bir horary sorusuna cevap veriyormuş gibi hareket edeceğim. Yalnız Türkiye’nin kadınlarından bahsederken kendimi bahsedeceklerimle özdeşleştiremediğimden dolayı, ne Venüs olarak yazacağım ne de Ay, bu yazıyı kendimi olaylara tepeden bakan MC’deki Uranüs’ün yerine koyarak yazacağım.

Türkiye’nin kadınlarını betimlemek için yine Türkiye’nin doğum haritasındaki 12.eve düşen Ay ve 5.eve düşen Venüs bana çok yardımcı olacaktır. Aslında gerçek şu ki, yazmak istediklerimle bu kadar örtüşen bir gökyüzü konumu bulmak kelimenin tam anlamıyla bir ilahi takdirdir. Hem anaretik derecede, hem de 12.evde olmasından dolayı, kendi burcu Yengeç’e girmeye can atan ama İkizler burcunun son saniyelerinde kapana kısılmış adeta cendereye sokulmuş Ay, kapanıp kalmış, gizli saklı kadınlarımızı vareden Osmanlı geleneğinden miras kalmıştır bize.

Erkeği tarafından evine hapsedilmiş, sadece camın kenarından, perdenin arkasından, peçelerin ardından sokağı teftiş eden buğulu gözler (Ay 12.evde) ve yine saraylarda padişahları eğlendiren, zevk ve sefahat aleminin bir numaraları, allı güllü 19. yüzyıl saray cariyeleri (Venüs 5.evde)... Venüs 5.evde, 12.evdeki Ay’a göre nispeten daha genç kadınları, flörtleri simgeliyor. Şimdiki zaman Türkiye’sinde ise 12.evdeki Ay ve 5.evdeki Venüs biraz modernleşmiştir sadece, ancak arka plan aynı kalmıştır; evi çekip çeviren, çocuk doğuran, evde eşini bekleyen, saçı süpürge, biçare ev kadınının yanında veya karşısında erkeği eğlendiren, zevk ve keyif veren şimdiki zaman kumaları, metresleri...

Kadın programlarında izlediğimiz duygu sömürüsünde bir numara, salya sümük, saçı başı süpürge kadın portresini 29 derecede ve İkizler burcundaki Ay’dan daha iyi anlatacak bir gösterge yoktur. 29 derece astrolojide kritik ve kritik olduğu içinde önem arzeden bir noktadır. Doğum haritalarında kadersel kabul edilir; diğer bir deyişle bu noktadaki gezegenin kişiye vereceği farklı bir hayat dersi var gibidir. İlerletilmiş ve transit haritalarda özellikle Ay’ın bir burcun 29.derecesinde bulunması krizli, inişli, çıkışlı zamanların, ani ve dürtüsel davranışların görüldüğü bir dönemi anlatabilir.

29.derece İkizler burcunda, yükselen yöneticisi, fakat 12. evde yer alan Ay’ın durumu hiç rahat değildir. Yükselen yöneticisi olması dolayısıyla Ay, yani kadınlarımız Türkiye için oldukça önemlidir; ancak 12.evde geri planda, sahne arkasında kalmışlardır. Belki de bunun için “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.” sözü gerçek hayatta vardır; dikkat ederseniz erkeğin yanında yada önünde değil, arkasında! Yani 12. evde.

29.derece İkizler burcundaki Ay, gözlerimin önünde şu şekilde canlanıyor: Bir yandan yemek pişirmeye çalışan, bir yandan çocuklarına yaramazlık yapmamaları için bağırıp çağıran, karnı burnunda; akşama kocası, sevgilisinden fırsat bulamaz da içki aleminden geç gelirse dırdıra başlayan, üstü başı bakımsız, perperişan, aldatılmaktan dolayı öfkeli, ama her öfkesini dışarı vuruşunda hırpalanan, tartaklanan, ekonomik özgürlüğü olmadığından dolayı da bastırılmış, kıstırılmış bir biçare...

Metres yada kuma olarak gördüğüm 5.evdeki, Akrep burcundaki Venüs için ise daha farklı bir manzara gözümün önünde canlanıyor: Venüs hem Akrep burcunda, hem de 5.evde olması sebebiyle iki kere cinselliği vurguluyor. Erkeği eğlendiren, dertlerinden uzaklaştıran, daha çok tensel amaçlı kullanılan yanıltıcı bir cinsel obje! Yanıltıcı olması Venüs’ün 3.ev girişindeki Neptün’den aldığı kare açıdan kaynaklanmaktadır. 3.ev algıları sembolize eder ve Neptün’ün burada varoluşu algıyı bulanık hale getirir. Yani çoğunlukla tensel zevkler için kullanılan kadın, aynı zamanda bir hayalkırıklığını da ifade eder yada bu tarz kadının kendisi tensel zevkler doyuma ulaştıktan bir süre sonra hayalkırıklığı haline gelir. Ne de olsa Venüs Akrep burcunda zararlıdır. Ayrıca, dikkati çeken bir diğer unsur, Neptün’ün 5.evde Venüs’le kavuşum halinde bulunan Jüpiter’e de kare yapmasıdır. Jüpiter’i paranın sembolü olarak düşünürsek, metres bir erkeğin hayatındaki ikinci kadın olmanın kaymağını yerken, kaymağı yediren taraf Neptün-Jüpiter karesinden dolayı ikinci kez hayal kırıklığına uğramaktadır. Yani etrafa bolca dolar saçılmakta, sahnedeki (5.evdeki) aşuftenin üzerine şişelerce şampanya dökülmekte, cep ve cepken delinmektedir. Venüs’le kavuşum halindeki talih noktası da bu savımı yeterince desteklemektedir. Venüs aynı zamanda 5.evin ve ilginç olan 11.evde kıstırılmış durumdaki Boğa burcunun da yöneticisi durumundadır ve haritanın içerisinde Akrep burcunda olmasının haricinde yeterince güçlüdür.

İkinci kadının (5.evdeki Venüs) yanında birinci kadın (12.evdeki Ay), diğer bir deyişle evde erkeğini bekleyen kadının durumu ise maalesef parlak değildir. Ay yukarıda da bahsedildiği üzere hem bulunduğu burç, ev ve derece açısından zaten olumsuzdur. Bir de diğer gezegenlerle açılarını değerlendirirsek, maskülen semboller olan Mars ile kare açı yaparken, Güneş ile üçgen açı yapmaktadır. Ancak Güneş ile olan üçgen açısı pek verimli değildir. Çünkü her iki gezegen de farklı elementlerdedir. Oysa ki, ikinci kadının durumuna bu açıdan bakarsak, yine birinci kadına göre daha şanslı olduğunu görürüz. Çünkü, Akrep burcundaki Venüs yine Akrep burcundaki Güneş’le aynı evde (5.ev) beraberdir; burası flört evidir ve benzer şekilde Mars’la açısı olmamasına rağmen birbirlerinin burçlarında yer aldıkları için (mutual reception) birbirlerine kur yapıp flörtlerine gönüllerince devam etmektedirler. Evdeki kadın ise öfkelidir (Ay-Mars karesi) ve yine erkek eve gelince kadın ona karşı (4.evdeki Mars) öfkesini kusmaktadır. Ancak Mars saldırgan doğasından dolayı ve Terazi burcunda zararlı durumda olmasından dolayı, Terazi burcunun temsilcisi Venüs, yani ikinci kadın uğruna erkek birinci karısını hırpalamaktadır (Mars-Ay karesi).

Harita yorumlarında Yükselen burç üzerindeki gezegen daima önemlidir. Türkiye’nin yükselen burcu üzerinde Pluto bulunmaktadır. Pluto bir yeraltı gezegenidir; gizli kapaklı örtülü işleri anlatır. Yukarıdaki haritayı aynı zamanda bir soru horoskopu olarak da yorumladığım için ve başta da belirttiğim gibi birinci evi kadınlar olarak aldığım için Pluto’yu bu bağlamda dikkate alıyorum. Kanımca Pluto, 5.evdeki Venüs ile üçgen açısı sebebiyle, yoğun tutkuların sembolizmi olarak başvurulan metresi ön plana çıkartıyor ve aynı zamanda tutkuları sembolize eden cinsel objenin erkek üzerinde yeterince büyüleyici olduğunu da vurguluyor. Ancak, Pluto kanımca başka şeyleri de vurgulamaktadır. Mizahi bir yaklaşımla 1.evde, yani birinci kadının (evde umarsızca kocasını bekleyen kadının) bölgesinde durduğu için ve yine 4.evdeki Mars (erkek eş) ile kare açısı bulunduğu için erkeği eve bağlamak niyetiyle büyü yaptırılmasını da sembolize ediyor olabilir. Pluto bilindiği üzere yeraltı bir faaliyet olan büyüyle de ilişkilendirilir ve yine dikkat edilirse Pluto Yengeç burcunda, Mars ise Terazi’de, her ikisi de dişi semboller. Pluto-Venüs üçgeni, birinci kadının ikinci kadını erkeğinden uzaklaştırmak amacıyla yaptığı büyüyü de anlatabilir aynı zamanda. Dikkat ederseniz Pluto, diğer bir maskülen sembol Güneş ile de üçgen açı içerisinde. Hem eşi eve bağlama, hem de eşin metresine eşten ayrılması amaçlı yapılan sevgi büyüleri... 1.evdeki Pluto’ya bakarak, büyücülerin, muskacıların neden bu ülkede zengin olduklarına şaşmamak gerekir.

Türkiye’deki kadının durumu ilginçtir. Medyayı birazcık takip ettiğimizde şaşırıp kalırız. Ekranları sular seller götürmektedir. İlk baktığınızda şiddet görmekten muzdarip, ezilen kadın, durumundan oldukça şikayetçi görünmektedir. Ancak, aynı dertli kadın durumunu değiştirmek için herhangi bir çaba harcamamaktadır. Hatta kaderci bir tavırla “Benim eşimdir, sever de, döver de!” diyerek yeri geldiğinde, eşini kendisini hırpaladığı için adeta onurlandırmaktadır. Daha da acısı, “kendi ayakları üzerinde duran kadın” diye lanse edilen avam takımının şiddet gördüğü için televizyon ekranlarındaki salya sümük hallerini hayranlıkla izleyebilmektedir. “Vay canına! Bak koskoca manken bile dayak yemiş, ben niye yememeyim!” diyerek bir garip avuntu içinde kendini uyuşturmaktadır.

Aslına bakarsanız sırf para kazanıyor olması bir kadının, kendi ayakları üzerinde durması için gerekli koşuldur; ama yeterli değildir. Bu sebeple “kendi ayakları üzerinde duran kadın” diye lanse edilen avam takımının, bir ayaklarının falanca futbolcunun kramponunda, bir ellerinin ise falanca işadamının cebinde olması kendi ayakları üzerinde durduklarına yeterince delalet değildir ki, buradan anlaşılacağı üzere görselliği ön planda olan ( 5.evdeki Venüs) kadının durumu da pek parlak değildir. Zaten Venüs ve Mars birbirlerinin burçlarında olmaktan dolayı karşılıklı etkileşim halinde olduğu için, Mars’ın doğasını gereken şekilde ortaya koyamamasından (Mars-Terazi) dolayı 5.evdeki kadın da farklı türde bir şiddet görmektedir herhalükarda.

Bütün bu anlatılanlar, bizi 29.derecedeki Ay’a sürüklemektedir. Yazımın başında da belirttiğim üzere, anaretik derece astrolojide önemlidir; alınması gereken önemli dersleri simgelediği için oldukça kaderseldir. Ezilmekten, şiddet görmekten şikayet eden Türk kadının görmesi gereken asıl gerçek şudur ki, erkeği de kadın yetiştirmektedir. Eğer erkekleri yetiştiren kadınlar, onlara erkek olmalarından ziyade en başta insan olmayı öğretebilseler, ortada ne ezen ne de ezilen kalacaktır ve yine o zaman birinci kadın, ikinci kadın döngüsü de kendiliğinden kırılacaktır. Aklıma Cem Karaca’nın şarkısındaki dizeler geldi birden ve onlarla da nokta koyuyorum Türkiye kadınlarının durumuna:

“Ne erkek olmak hüner, ne de kadın olmak, vallahi çok zor değil sırf insan olmak”
19 Ocak 2006

21 Nisan 2007 Cumartesi

Merkür Geri Hareketteyken Tuvalete Bile Çıkmam!

Mart 2006 tarihinde yayınlanan Aktüel dergisinde, “Astroloji Çılgınlığı” başlıklı kapak yazısını okuyunca anladım ki, hakikaten biz astrolojiyle uğraşanlar resmen çıldırmışız! Herkesler zavallı Merkür’ün geri hareketinden ne denli muzdaripmiş meğer! Yazılanları okuyunca, zaten kendisi şu aralar geri harekette olduğu için kendini savunamayacak durumda olan aciz Merkür’e “zavallı” ibaresini yakıştırmak geldi içimden... Merkür geri hareketteyken ‘sözleşme imzalamam, yeni bir işe başlamam, falancayla iletişime geçmem’ gibi batıla sapan inanışları görünce ‘merdivenin altından geçme, uğursuzluk getirir’; ‘ayna düştü kırıldı, yedi yıl başına fenalık gelecek’ şeklinde fobik bir düşünce tarzına saplanmışız gibi geldi.

Dış ticaretle uğraşan bir işadamını düşünelim. Milyonlarca dolarlık bir sözleşmeye imza atacak. Merkür geri harekete başlamış; uzun da sürecek. Başka bir rakibi daha var. Sözleşmeninse hemen imzalanması gerekiyor. Yani kendisi anlaşmayı imzalamazsa rakibi imzalayacak. Ne yapsın şimdi, Merkür’ün ileri hareketini bekleyip de milyonlarca doları havaya mı savursun?!

Merkür geri hareket ederken doğan pek çok insan var. Böyle bir insan danışmanlığa geldiğinde “Vah vah, Merkür geri hareket ederken doğmuşsunuz, siz doğuştan geri kafalısınız! Asla ileri gidemezsiniz.” diye teşhisi koyalım o zaman. Ne yapsaydı biçareler, doğurmadan kürtaj mı olsaydı anneleri?! Merkür geri hareketteyken çocuk doğmasın diye bütün kadınlar sezeryanla gününden önce doğum yapsın o zaman... Bu çılgınlığın sonu gelmez!

Astroloji konusunda okumalarım çoğaldıkça, gezegenlerin geri hareketlerinde sürecin daha ziyade içsel olduğunu düşünmeye başladım artık. Yani Merkür geri hareketteyken, karar vermek güçleşiyor; önemli konularda iki kere düşünmek zorunda kalıyorsunuz, diye düşünüyorum. Yoksa Merkür geri hareketteyken şu sözleşmeyi kesinlikle imzalamamalıyım gibi bir fobim yok. Kimsenin de olmasını istemem. Bu yazıyı o yüzden kaleme aldım.

Satürn geri hareketteyken örneğin, asıl engellemeler bilinçaltımızda başlıyor. Sonra sanki dışsal olarak engeller varmış gibi aslında bizim kendi korkularımız, bastırdığımız duygularımız somut bir şekilde dökülüyor karşımıza. Kariyerini geliştirmek için yeterince çalışmayan, işlerden kaytaran bir insanın, Satürn geri hareket ederken, patronuyla tartışması ve patronu yüzünden ilerleyemediğini düşünmeye başlaması buna örnek olarak verilebilir. Diğer bir deyişle, kişi kendi tembelliği yüzünden ilerleyemediği gerçeğine gözünü kapatıp, patronunu bir Satürn imgesi olarak kendisine engel görüyor olabilir.

Şu sıralarda da Merkür geri harekette. Havadan nem kapmaya müsait olanlar bu yazımdan ötürü bana sorun çıkartır mı bilemiyorum, umrumda da değil zaten. Ama çok iyi bildiğim şu ki, kader bir saat gibi mükemmel çalışır. Zamanı dondurmaya çalışsanda, zaman seni ezip geçer. Kimse yaşlanmak istemez, ama hiç kimse yüzünde kırışıklıklar oluşmasını engelleyemez. Olacak olan da, olması gereken zamanda ve yerde mutlaka olacaktır.

Merkür’ün geri hareketinde sözleşme imzalamaktan kaçınmak, kendini çok fazla ciddiye almakla özdeştir kanımca. Kimbilir belki Merkür geri hareket ederken, yarın olmadık bir şekilde hayata gözlerimizi yumacağız. Hayatımız bu kadar pamuk ipliğine bağlıyken, hayatın kendisi bile bu kadar ciddi değilken, kişinin kendini çok ciddiye alması anlaşılır değildir. Bu sebeple biraz gülümsetmek amacıyla yazıma kendi uydurduğum bir fıkrayla son veriyorum:

Adamın biri meşhur bir astrologa danışmaya gitmiş. Astrolog demiş,
-Sizin yükseleniniz İkizler, yöneticiniz Merkür’de şu an geri harekette. Siz çok etkilenirsiniz, aman sakın şu yirmibeş gün zarfında büyük bir işe başlamayın!”...

Adam pek anlamamış Merkür’ü, İkizler’i, ama yine de kara kara düşünmekten kendini alamamış. Tam büyük bir işe başlayacakken astrologun uyarısı kulaklarında çınlamaya başlamış. Yirmibeş gün boyunca büyük bir işe başlamamak için kendini zor tutmuş, sıkmış dişini, sıkmış ama yirmibeşinci günün sonunda bir hastanenin acil servisinde soluğu almış. Adama bir lavman yapmışlar, kendine gelmiş. Doktor demiş “Ölümden döndün!” Adam, astrolog yüzünden canımdan olacaktım, diye düşünerek mahkemeye vermiş kendisini.

Astrolog ve adam hakimin karşısına çıkmışlar. Doktoru mahkeme salonunda tanık olarak dinlemişler önce... Sıra savunmaya gelmiş. Önce adam anlatmış derdini. Demiş,

-Hakim bey, bu astrolog bana Merkür geri hareketteyken sakın büyük bir işe başlama, dedi. Ben de yirmibeş gün boyunca tuvalete çıkmamak için kendimi zor tuttum.

Hakim demiş ki,
-İyi de evladım, astrolog sana büyük bir işe başlama demiş, büyüğünü yapma dememiş ki!”

Adam,
-Olur mu hakim bey, benim basurum var, benim için tek başına tuvalete çıkmanın kendisi büyük bir iş zaten!

Hakim bu ilginç dava karşısında bıyık altından gülmekten kendini alamamış. Sıra zanlı durumundaki astrologun savunmasına gelmiş:

-Öncelikle hakim bey, sevgili kardeşimiz malesef gökyüzünün konumuna karşı çok duygusal yaklaşmış. Merkür’ün bu talihsiz geri hareketini kendine göre yorumlamış. Ama yine de görüyorsunuz ki, Merkür bizi haklı çıkardı. Az önce doktor beyi dinledik. Kendisine bir lavman yaparak iyileştirdiğini söyledi. Lavmanın yapıldığı tarih, tam da Merkür’ün ileri harekete başladığı tarihe denk geliyor. Eğer bu lavman Merkür geri hareketteyken yapılmaya çalışılmış olsaydı; bu kardeşimiz hastanenin bütün lavman stoğunu tüketirdi; yine de iyileşemezdi.

Hakim gülerek kararını açıklamış:

-Vallahi benim anladığım kadarıyla buradaki asıl suçlu geri hareket eden Merkür! Merkür’ü de tanık olarak dinleyebilseydik, neden geri hareket ediyor diye hesap sorabilirdik kendisine.


9 Mart 2006
Berrak
(Tüm haklar yazarına ait olduğu için lütfen haksız yere hırsızlık yapmayınız. Taş olursunuz sonra:)